HAVA MODELLERİ VE RADAR İÇİN TIKLAYINIZ

Konuyu Oyla:
  • Toplam: 5 Oy - Ortalama: 3.6
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
2002 KIŞI İSTANBUL
Thumbs Up 
(27-11-2019, Saat: 08:05)Serkan Sezenoğlu Nickli Kullanıcıdan Alıntı: İSTANBUL'UN 2002 KIŞI

4 Ocak 2002 sistemi, belki de son 40-50 yıl içerisinde, İstanbul’da görülmüş, en kısa sürede en fazla kar birikimi yapan sistemdi. O sabah yaklaşık 8:00 civarından itibaren, yaklaşık 1 saat içerisinde sahil kesimleri dahi yaklaşık 20 cm civarında kar örtüsüne kavuşmuştu. 


(Fotoğraf 2002 yapımı "Uzak" filminden) 

Kar yağışlı günlerden önce, İstanbul için hava durumunda söylenen klasik cümle şudur: "İstanbul yağmurlu, zamanla karla karışık yağmur ve kar yağışlı" Çocukluğum, bu sözü duyup heyecan içinde beklemekle geçti.İstanbul'un nevi-i şahsına münhasır havası etrafında kente yağan kar direkt tutmaz genelde. 

Yağmurlu ve soğuk bir gecenin sabahında hiçbir şeyden habersiz uyanırsın. Evdekilerden birinin “Kalk kalk, bak bak,dışarıya bak. Her yer bembeyaz” sesleriyle, perdeyi aralayıp, heyecanla camdan bi bakarsın ki... Ortalık sessiz ve beyaz. Sakin, dingin. Kar usul usul yağıyor. O coşkuyla camı balkonu açarsın, tertemiz, taptaze, kar tadında bir hava, burnunda, boğazında, ciğerlerinde buz tadında yanma hissi bırakır. Eğer pencerenin pervazında biraz kar biriktiyse, karın kalitesini kontrol edersin. Belki tadına bile bakarsın...
Biraz izlersin. Yoo bayaa izlersin. Yerdeki kar örtüsünü bozan insanlara, araçlara kızarsın. 

Şoku hızlı atlatan anne kişisi kahvaltı hazırlamaya başlar. Onun aklındakiler farklı tabii. Odun, kömür, kışlıklar, okula nasıl gideriz vs.. Kardan adam ne zaman yapılacak?
“Kar iyice tutsun da”



Televizyonda haberler açılır, okulların tatil olup olmadığına bakılır. Son dakika altyazısı tüm kanallardan geçer.
“Eğitime yoğun kar yağışı sebebiyle 2 gün ara verildi.”
Ardından oluşan o masalsı duygu ve sokağa iniş.. Sokakta öğlene kadar hunharca kar oynadıktan sonra ısınmak için eve gelinir. Soba kenarına oturulur. Islak mont, eldiven, çorap, şapka soba kenarına kuruması için konulur. Eldivenlerin, şapkanın içinde kalmış kar parçacıkları sobanın üstüne cıss diye düşer, erir gider. Bazen normal soba yeterli olmayınca, yakılan katalitik tüplü sobalardan sızan gaz kokusu sarar ortalığı... Bir odadan diğerine geçerken sıcak soğuk dengesizliğinde şoku yer vücudun.. 
Sobanın yüzüne vurduğu sıcaklık ve yanında yaptığın kahvaltı ile sıcak çay sonrası yüzün ısınır, kızarır ve iyice mayışılır. 

Ara ara tekrar cama yapışırsın. Bir hooh yapıp, bişeyler çizersin cama... Tıpkı İstanbul'un meşhur mart 1987 kışı gibi:
http://www.forumatmosfer.com/showthread.php?tid=37



Fakat 4 Ocak 2002 sistemi önemli bir yönüyle diğer sistemlerden farklıydı. Yağış direkt kar olarak başlamıştı. 



4 Ocak 2002 cuma sabahı, direkt kar yağışı için yeterli miktarda soğuk vardı. O gün, öğretmenlik yaptığım Seyrantepe - Oyak sitesindeki okula her zamanki gibi 8:00 civarında ulaşmama çok kısa bir mesafe kala müthiş bir kar bastırmıştı ve yerler de kuru olduğu için çok kısa sürede inanılmaz bir örtü oluşmuştu. Otobüs, okulun bulunduğu caddede yokuş aşağı daha fazla ilerleyemedi ve kenara çekti. Aslında havaya meraklı olduğum için, önceki gün hava durumu bültenlerinde, cuma günü için kar yağışı verildiğini izlemiştim. Ama sabah evden çıkmadan baktığım haberlerde okul tatili açıklanmamıştı. 

Otobüsten inip, okula doğru tipi altında yürürken, yine benim gibi öğretmen olan, evimizin bulunduğu Zeytinburnu'nda bir okulda görev yapan eşimi aradım, burada müthiş kar var, orası nasıl diye?.. Onun okulu 09:00'da başlıyordu. Henüz evde olduğunu ve benim anlattıklarıma pek de inanmayarak, 
tek damla yağış olmadığını söylüyordu,  Yaklaşık 15-20 dakika sonra beni arayarak, Zeytinburnu'nda da kuvvetli bir kar yağışının başladığını, her yerin aniden beyazladığını ve okul yolunda, öğrencilerin, okulların tatil edildiğini söyleyip, onu geri döndürdüklerini söylüyordu. 

O sıralarda ben de okula varıp, müdür beyden tatil haberini alıp, gerisin geriye ev yoluna koyulmuştum. Yağış müthişti, otobüsler çalışmıyordu, yollardan araçlar geçmiyordu. O zamanlar tabii GS Türk Telekom stadyumu, Vadipark, bilimum plaza yok oralarda. Alabildiğine orman her yer ve muhteşem bir manzara. Tabii tipi öyle bir yağıyor ki, zaman zaman 10-15 metreden sonrası pek de görünmüyor. İlk başta yağış lapa lapa başlayıp, sonra bulgurcuk denilen buz taneleri şekliyle zemine güzel bir kat atıp, sonra tipiye dönüşmüştü. 

Yürüyerek, bileğime kadar olan karda 4.Levent'e kadar çıktım, otobüs bulma ümidiyle. Fakat trafik tamamen durmuştu. İnanılmaz bir kaos vardı. Baktım olacak gibi değil, yürüyerek Mecidiyeköy üzerinden Taksim'e ulaştım. O zamanlar metro yok ama Taksim Tünel'den yer altından Karaköy'e inen İstanbul'un en eski, tarihi metro - tramvay karışımı toplu taşıma aracına binerek, Karaköy- Sirkeci yürüyüşü sonucu, Sirkeci'den o zamanlar var olan banliyö trenine binerek eve ulaşmıştım. İnsanlar için inanılmaz çile olan eve dönüş yolculuğu, benim için müthiş zevkli olmuştu... 



Olayı Zeytinburnu'na kadar ayrıntılı anlatmamın bir sebebi de, o sabah yağan karın, deniz etkisiyle yağan kar (DEK) olduğu hakkında şüphe kalmamasını sağlamak içindi. Konuyu araştırırken, bazı forumlarda, o sabah yağan karın Dek mi yoksa cephe mi olduğuna dair yoğun tartışmalar olduğunu gördüm. Kar yağışı, Seyrantepe'den Zeytinburnu'na yaklaşık bir 15-20 dakika sonra etki ettiğine göre, kesinlikle yağış kuzeyden geliyordu,yani Karadeniz üzerinden. O sabah, o yoğunlukta yağan kar, Karadeniz üzerinden gelen DEK kütlelerinin bıraktığı yağıştı. Hatta Karadeniz üzerinde bir ULL (yukarı seviye alçağı) varlığından da söz edilebilir. Fakat öğle saatlerinden sonra başlayıp, birkaç gün daha sürecek yağışlar ise cephe ve Dek karışımıydı, deniz etkisiyle güçlenmiş kar yağışlarıydı (sea-enhanced). Ne yazık ki o günlerde radar görüntüleri yoktu. 



Mehmet Can Tanyeri'nin (Red Fox), Havadelisinin not defteri sitesinde, bu sisteme ait yaptığı analizi hatırlatalım. 



"Bu benim İstanbul için, şu ana kadar gördüğüm en optimum deniz etkisi yağış profili, çünkü bütün koşulları mükemmel.

Deniz etkisi yağışlarda, göl etkisiyle oluşan yağışlarda da olduğu gibi tepe enverziyonu, konvektif olarak oluşan bulutların yukarıdaki sınırını belirler, bunun deniz seviyesindeki en ideal yüksekliği yaklaşık yerden 3 kilometre civarıdır, yağış rüzgârın da hızına bağlı olarak tepe enverziyonunun 1-1.5 km olduğu durumlarda da olur, fakat 3 km şiddetli yağışlar için en ideal olanıdır.

Benim en çok dikkatimi çeken özelliği ise tepe enverziyonunun tam da 700 mb civarı ve bunun üzerinde olmasıdır. Yani, 4 Ocak 2002 sistemi son yıllardaki deniz etkisi mekanizmalarına göre bulutları çok daha dikey olarak geliştirebilmiş ve bu durum ,oluşan şeritlerin çok daha yoğun yağış yapmasına neden olmuş olabilir."



O gün yağan karın, deniz etkisiyle kar olduğunu ispatlayan başka bir durum da, İstanbul dışında ne Çorlu'da, ne de Kocaeli'nde o gün kar yağmamıştır. 

Çorlu'da yaşayan, forumumuzun yöneticilerinden Ozan Deniz'i okuyalım. 
4 Ocak sabaha karşı uyanıp netten uyduya baktığımda İstanbul’un kuzeyınde bir bulut kütlesinin olduğunu gördüm. Sıcaklık Çorlu’da -9 derece idi. Sabah uyandığımda Çorlu’da hava masmaviydi ama İstanbul kara gömülüyordu. O kardan Çorlu’ya tek bir tane bile gelmedi.


(4 Ocak 2002 Taksim İstiklal caddesi. 
Fotoğraf :Melek Yıldıran) 

Trafik kilitlenince, Boğaz köprüsü ve FSM köprüsü üzerinde insanlar yürüyerek karşıya geçmişti. 

Wowturkey'den Süleyman Döner, o günü şöyle anlatıyor. 

2002 yılı inanilmazdı.. O gün sınavım vardı ve ben karşıya Göztepe'ye geçeceğim .. Sabahtan çıktım yola ortalık kupkuruydu ki, Çağlayan'a geldiğimde birdenbire aniden bastiran kar hayatımda gördüğüm en güzel kardır. Karşıya zor bela geçip okula vardım ama sınav iptal olmuştu 

Geri dönüşümde boğaza kadar gelen otobüs , trafik kapandığı için durmak zorunda kaldı ve ben boğaz köprüsünü yürüyerek geçtim.. Mecidiyeköy'e yaklaşırken bir otobüs bulup zor bela Haliç' e kadar geldim ancak Haliç de kapanmış ve ben Haliç Köprüsünü de yürüyerek Edirnekapı' ya ulaştım.Edirnekapı'da birkaç saat araç bekledikten sonra sabah 10 da Göztepe' den çıktıgım yolculuğu, akşam 6 gibi evimde yani Sultançiftliği'nde sonlandırdım. 



Havadelisi'nden Anıl nickli arkadaş, o gün için anlattıkları, aslında benimle benzer bir macera yaşayan insanların ne kadar çok olduğunu kanıtlıyor:

04 Ocak 2002’ye ben de yorum yapmadan geçemedim.

O gün Avcılar’dan Taksim’e geldiğimde saat 07:45 civarıydı hava açık ama inanılmaz bir ayaz vardı. 08:30’da Nişantaşı’nda işim olduğu için vakit geçsin diye yürüme kararı aldım kendi kendime. Kuzeye doğru yönelip havaya baktığımda inanılmaz bir bulut kütlesi gördüm ama dedim ki arkası boştur bu kütlenin en fazla havada uçuşan kar taneleri görürüm belki diye düşündüm. Derken Harbiye’ye gelmeden kar yağışı inanılmaz boyutlara ulaştı. Normalde yere düşen kar tanesinin birkaç saniye sonra erimesi gerekir ama bu sefer yere düşen her kar tanesi yere yapışıp kalıyordu. Yaklaşık 5 dk daha yürüdüğümde her yer bembeyaz örtüyle kaplandı. Nişantaşı’na vardığımda ise yerde bilek hizasında kar oluştu nerdeyse. İşimi halledip geri dönüş için otobüse binmeyi düşündüm ama nafile. Taksim’e kadar yine yürümeye başladım o muhteşem kar yağışı altında. Taksim’e geldiğimde ise manzara çok daha eğlenceli bir hal aldı benim için. Caddelerde ilerleyen araba görmek imkansızdı. Taksim Meydanı’na hiçbir otobüs çıkamadığı için Haliç’e kadar ordan da Aksaray’a kadar yürüdüm. 

 Tramvay o gün kurtuluşum oldu. O kadar yürüyüşü normal bir zamanda yapmam imkansız ama benim gibi bir kar delisi için muhteşem bir anı olmuştu.



Yine havadelisi'nden Ercan nickli arkadaşın o gün yaşadıklarını okuyalım:

Aynı sistem için ben de bir şeyler eklemek istiyorum. Lise 1′deydim 2002 sisteminde. Gecesinde müthiş bir ayaz vardı. (hava açık-dereceler sıfırın altında) Sabah saat 7 gibi kalktım yataktan ve direkt dışarı baktım. Az bulutlu bir hava vardı. Servisi beklemek için dışarı çıktım. Ancak durağa gitmeden bizim işyerine her sabah uğrardım. TV açıktı ve NTV haberlerinde Mecidiyeköy’ü ve Taksim’i gösteriyordu haberler (benim mevki Bostancı bu arada) flaş haber olarak. Taksim bembeyaz olmuştu, bizim bulunduğumuz semtte ise bırak karı, güneş kendini gösteriyordu. Çok şaşırmıştım nasıl olur diye. Servisi beklemek için durağa gitmiştim. Şaşkınlıkla havaya bakıyordum. Yaklaşık 20 dakika sonra kuzeyden aniden gelen sis gökyüzünü sarmaya başlamış, hava puslanmıştı. Ben bu gelişmeleri şaşkınlıkla izlemeye devam ederken aniden iri iri kar taneleri atmaya başladı. Ve servise bindim, 10 dakika geçmedi her yer bembeyaz olmuştu. Düşen her kar tanesi adeta yapışmıştı. Havanın o soğukluğunu unutamam. Altıntepe mevkii biraz yüksektir. Servisle oraya gittiğimizde kardan dolayı bayağı zorlanmıştık. Okula gittiğimizde ise okulların tatil olmasından dolayı tekrar geri dönmek zorunda kaldık. Yürüyerek geri dönmüştüm arkadaşlarla karın zevkini çıkarmak için. Hatırladığım kadarıyla yaklaşık kar miktarı da 1 saat içinde 15 cm idi.

Şunu da ekleyeyim; o zamanlar bilmezdim sea effect’i. Ama şimdi 2002′ye döndüğümde şunu gördüm. Anlattıklarımdan da anlaşıldığı gibi çok büyük ihtimalle deniz etkisiyle oluşan bir yağıştı..



O yıl İzmit'te öğrenci olan Erdem (santiago), İzmit'e tek kar tanesi düşmediğini anlatıyor :

4 Ocak 2002 sistemi sırasında İzmit’te öğrenciydim. Hafta sonu İstanbul’a dönecektim, cuma günüydü, çok iyi hatırlıyorum. Tüm hafta sıcaklıklar 2-3 derece civarında seyretmişti, normalde çok soğuk olmayan İzmit’te bile cuma sabahı her taraf buz içindeydi, 2 gün önce yağan kar erimemişti ve don vardı. O sırada bizimkiler aradı, sabah 10 falandı galiba. Saat 8 gibi bir tipi başlamış ince ince, her yer buz zaten, 10 dakikada doldurmuş her tarafı. Öğleden sonra otobüs biletimi aldım, sabırsızlıkla dönmeyi istedim, İzmit’te tek kar tanesi yok havada, ama hava kapalıydı. Kurtköy-Gebze civarında kar yağışına girdik, benim hatırladığım kadarıyla da Maslak-Levent çevresi en çok yağışı almıştı. Hayatımda gördüğüm en güzel kar yağışıydı



Son olarak yine Havadelisi'nden Hayatbu nickli arkadaşın o güne ait izlenimlerini okuyalım:

Kar yağışından 30 dk evvel hava açıktı, 10 dk evvel hızlı hızlı bulutlar kuzeyden güneye doğru hareket halindeydi ve hafiften kar atıştırıyordu. Kar saat tam 08.00′de başladığında kapı önünde okul servisini bekliyordum. 5 dk içerisinde her taraf beyaz olunca servise binmeden servisi gönderdiğimi hatırlıyorum. Kar çok çok büyük kütleler halinde başlamıştı, sonradan hafif küçülse de tam manasıyla “lapa lapa” kar yağıyordu. Bu tarz yağışlar sea-effect’in tanımına uyuyor… Ama sonrasında karın ufak ve tipi şeklinde devam etmesi de ayrı bir olay. Özetle ben İstanbul’da o tarz bir kar yağışı görmedim…

O kadar şiddetli kar hiçbir yerde görmemiştim. Lokalize bir olaydı ve Boğaz çevresi birinci derecede etkilenmişti. Arşivlere baktığımda 26 kg. civarında bir yağış düştüğünü gördüm. Bu da 22 Ocak 2004 sistemiyle hemen hemen aynı miktara tekabül ediyor…
İlginç bir not: O gece DMİ İstanbul Bölge Müdürü’nün sabaha kadar kar yağışını beklediği fakat karın bir türlü başlamadığı; müdürün ise sabah çocuğunu okula götürürken yolda kaldığını bir yerlerde okumuştum. 

4 Ocak 2002 sisteminin en büyük özelliği Beşiktaş gibi deniz seviyesinde ve karın çok zor tuttuğu bir yerde bile 1 saat içinde bir karış (yaklaşık 20 cm. civarı, o zamanlar karışım da ufaktı) (benim gözlemime göre bu ve cidden abartmıyorum) ana caddede kar tutmasıydı. Sahil yoluna inip görmedim ama rakımı 5-6 m. civarı olan bir yerde çok işlek bir caddede tutan o 1 karış kar, akşama kadar üzerinden zincirli araçların geçmesine rağmen erimemiş ve gece araçların geçtiği asfaltı bile 5 cm’lik bembeyaz bir buz tabakası kaplamıştı. Botlarımın ökçesiyle buzu deldiğim dün gibi aklımda. Gördüğüm en şiddetli kardı ve nedenlerini ben de halen çok merak ediyorum.  Ve yine vurguluyorum, bu bir sea-effect’ti.



2002 yılı ocak ayında, İstanbul'da okullar 8 ocak çarşamba gününe kadar, kar ve buzlanma, olumsuz hava koşulları nedeniyle tatil edildi. 





4-10 Ocak 2002 sisteminden çok net görüntüler:







Bu görüntüler "Uzak" filminden. Uzak, yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın 2002 yılında çektiği bol ödüllü film. Ayrıca 2003 yılında Cannes Film Festivali'nde büyük ödülü kazanmıştır. 

Bu kısa, montajladığımız videoda da izlediğimiz karakter, aynı zamanda Nuri Bilge Ceylan'ın da yeğeni olan M.Emin Toprak, filmden sonra üzücü bir trafik kazasıyla aramızdan ayrılmıştı.Bu harika filmdeki harika oyunculuğu ona Cannes'da en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandıracaktı fakat o göremeyecekti... 



4 Ocak 2002'den görüntüler:





4 Ocak 2002 İzmir:



8 Ocak 2002 Ankara:




Serkan Bey merhaba,

Bir kar sevdalisi olarak yazilarinizi buyuk bir begeniyle takip ediyorum. Bu forumdaki degerli paylasimlariniz icin tesekkur ediyorum Smile

4 ocak 2002 sistemini cok net hatirlayan birisi olarak (o zamanlar orta okuldaydim ve kar heyecani ile gece uyumamistim ve her yarim saatte bir Wunderground'daki sicaklik guncellemelerini takip ettigimi hatirliyorum) bir sorum olacakti.

Bu yagislarin lake effect seklinde basladigini soylemistiniz. Ancak ayni gun (hatta Cumartesi gunune sarkacak sekilde) hem Izmir hem de Ankara'da da cok yogun kar yagisi olmustu. Hatta Antalya'da bile sabah saatlerinde kar yagisi gorulup sonrasinda yagmura dondugunu hatirliyorum (Wunderground'dan da baktim). Bu neden olmus olabilir?
Cevapla
(18-02-2021, Saat: 23:58)YigitAkar Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Serkan Bey merhaba,

Bir kar sevdalisi olarak yazilarinizi buyuk bir begeniyle takip ediyorum. Bu forumdaki degerli paylasimlariniz icin tesekkur ediyorum  Smile

4 ocak 2002 sistemini cok net hatirlayan birisi olarak (o zamanlar orta okuldaydim ve kar heyecani ile gece uyumamistim ve her yarim saatte bir Wunderground'daki sicaklik guncellemelerini takip ettigimi hatirliyorum) bir sorum olacakti.

Bu yagislarin lake effect seklinde basladigini soylemistiniz. Ancak ayni gun (hatta Cumartesi gunune sarkacak sekilde) hem Izmir hem de Ankara'da da cok yogun kar yagisi olmustu. Hatta Antalya'da bile sabah saatlerinde kar yagisi gorulup sonrasinda yagmura dondugunu hatirliyorum (Wunderground'dan da baktim). Bu neden olmus olabilir?

Bütün forumu alıntılasaymışsınız  haha

Şaka bir yana ilgi gösterip, beğendiğiniz için teşekkür ederim. 

Öncelikle Lake Effect, göl etkisi demek, bizimki sea effect snow yani DEK, deniz etkili kar yağışları. Karadeniz bir göl değil. 

Bu neden olmuş derken, eğer yağış Dek'se nasıl Ankara, Antalya kar aldı sorusuysa, cevap : Önce soğuk girişi ve uygun rüzgar şiriyle Dek başladı, öğleden sonra da siklon yanaştı.

Günün ilk saatlerinde Girit üzerindeki alçak basınç görünüyor:
   
 
Sabah Dek yağışları başlıyor, muhtemelen 17 Şubat 2021 sabahı gibi, kuvvetli soğuk, Karadeniz üzerinde bir trof oluşumu da sağlamıştı kütleleri hormonlu yapan. Bu sırada siklon yaklaşıyor ve öğlen saatlerinde Ege'ye tırmanıyordu :
   

Bu da 850 Hpa'daki soğuk :
   
Bu gönderiye 5 ifade bırakıldı. Hepsini görüntüle
5 Beğen
.
Cevapla
Cok cok tesekkur ederim aciklamalariniz icin. Simdi hersey benim icin de daha net oldu Smile Smile
(19-02-2021, Saat: 02:06)Serkan Sezenoğlu Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(18-02-2021, Saat: 23:58)YigitAkar Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Serkan Bey merhaba,

Bir kar sevdalisi olarak yazilarinizi buyuk bir begeniyle takip ediyorum. Bu forumdaki degerli paylasimlariniz icin tesekkur ediyorum  Smile

4 ocak 2002 sistemini cok net hatirlayan birisi olarak (o zamanlar orta okuldaydim ve kar heyecani ile gece uyumamistim ve her yarim saatte bir Wunderground'daki sicaklik guncellemelerini takip ettigimi hatirliyorum) bir sorum olacakti.

Bu yagislarin lake effect seklinde basladigini soylemistiniz. Ancak ayni gun (hatta Cumartesi gunune sarkacak sekilde) hem Izmir hem de Ankara'da da cok yogun kar yagisi olmustu. Hatta Antalya'da bile sabah saatlerinde kar yagisi gorulup sonrasinda yagmura dondugunu hatirliyorum (Wunderground'dan da baktim). Bu neden olmus olabilir?

Bütün forumu alıntılasaymışsınız  haha

Şaka bir yana ilgi gösterip, beğendiğiniz için teşekkür ederim. 

Öncelikle Lake Effect, göl etkisi demek, bizimki sea effect snow yani DEK, deniz etkili kar yağışları. Karadeniz bir göl değil. 

Bu neden olmuş derken, eğer yağış Dek'se nasıl Ankara, Antalya kar aldı sorusuysa, cevap : Önce soğuk girişi ve uygun rüzgar şiriyle Dek başladı, öğleden sonra da siklon yanaştı.

Günün ilk saatlerinde Girit üzerindeki alçak basınç görünüyor:

 
Sabah Dek yağışları başlıyor, muhtemelen 17 Şubat 2021 sabahı gibi, kuvvetli soğuk, Karadeniz üzerinde bir trof oluşumu da sağlamıştı kütleleri hormonlu yapan. Bu sırada siklon yaklaşıyor ve öğlen saatlerinde Ege'ye tırmanıyordu :


Bu da 850 Hpa'daki soğuk :
Bu gönderiye 1 ifade bırakıldı. Hepsini görüntüle
1 Beğen
Cevapla
  


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  İSTANBUL'UN MEŞHUR MART 1987 KIŞI... Serkan Sezenoğlu 207 374,845 11-01-2023, Saat: 08:23
Son Yorum: Emre566
  1985 KIŞI Serkan Sezenoğlu 14 32,686 28-01-2022, Saat: 21:48
Son Yorum: Serkan Sezenoğlu
  1929 KIŞI - BOĞAZDA BUZ ÜZERİNDE İNSANLARIN FOTOĞRAF ÇEKTİRDİĞİ EFSANE KIŞ Serkan Sezenoğlu 29 42,358 26-03-2021, Saat: 20:31
Son Yorum: Serkan Sezenoğlu
  İSTANBUL'UN MEŞHUR 2004 KIŞI Serkan Sezenoğlu 75 82,238 03-01-2021, Saat: 22:45
Son Yorum: cemal Reşit
  1992 KIŞI - BİR KIŞ EFSANESİ Serkan Sezenoğlu 28 33,219 28-11-2020, Saat: 20:03
Son Yorum: Ümit
  1963 KIŞI - İSTANBUL, EDİRNE VE AVRUPA'YI FELÇ EDEN MEŞHUR KIŞ Serkan Sezenoğlu 20 42,805 14-11-2020, Saat: 22:55
Son Yorum: Serkan Sezenoğlu
  1954 KIŞI VE BOĞAZI KAPLAYAN BUZ KÜTLELERİ... Serkan Sezenoğlu 16 20,263 19-10-2020, Saat: 07:54
Son Yorum: Ümit
  1967 KIŞI - İSTANBUL Serkan Sezenoğlu 2 5,307 20-11-2019, Saat: 00:20
Son Yorum: Ahmet Uğur Aktaş
  1972-1973 KIŞI - İSTANBUL'DAN KIŞ MANZARALARI Serkan Sezenoğlu 16 17,123 19-11-2019, Saat: 22:58
Son Yorum: Ahmet Uğur Aktaş
Bug UNKAPANI KÖPRÜSÜNÜ 4 PARÇAYA AYIRAN MEŞHUR 1936 KIŞI... Serkan Sezenoğlu 9 13,470 18-11-2019, Saat: 22:24
Son Yorum: Ahmet Uğur Aktaş

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar:
2 Ziyaretçi