HAVA MODELLERİ VE RADAR İÇİN TIKLAYINIZ

Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
GÖRELİLİK KURAMLARI - ALBERT EINSTEIN
Albert Einstein'ın 1900'lü yılların başında ortaya attığı iki kuram olan Özel Görelilik ve Genel Görelilik Teorileri günümüzde modern fiziğin temelini oluşturan konulardır. Birçok kez kanıtlanan ve hala kanıtlanmaya devam eden bu teoriler günümüzde birçok yerde karşımıza çıkmakta.


Teori-Yasa hakkında ayrıntılı bilgi için bu konuya göz atabilirsiniz: http://www.forumatmosfer.com/konu-hipote...rsisi.html

İlk olarak Özel Görelilik teorisini ele alalım. Özel görelilik 2 temel prensipe dayanır. İlki, elimizde 2 cisim var ise hangisinin hareket edip hangisinin durdugunu kesin olarak söyleyemeyiz. Sabit hızla ilerleyen her iki cisim de kendisini duruyor hisseder. İkinci prensip ise, ışık hızı tüm gözlemciler için aynıdır. Şöyle açıklayalım, ışık hızı saniyede 300.000km hızındadır. Dünyada duran bir kişi ışığı izlediğinde hızını saniyede 300.000km görür. Başka bir kişi ise dünyadan saniyede 100.000km hızla uzaklaşıyor olsun. Bu uzay aracının içerisindeki kişi de ışığa baktığı zaman ışığın hızını 300.000km görür. Normal şartlarda ışık 300.000km hızla gidiyor ve kendisi de 100.000km hızla gidiyor olduğuna göre ışığın kendisinde 200.000km hızla uzaklaşıyor görmesi gerekirdi. İşte görelilik kuramı burada ortaya çıkıyor. Işığın hızı hiçbir zaman değişmediği için zaman algısı farkı ortaya çıkıyor. Uzay aracındaki kişi ışığı hala 300.000km hızla gidiyor görebilmesinin nedeni zaman algısının yavaşlaması. Bu yavaşlama dünyadaki kişiye göre daha yavaş anlamına geliyor. Yani uzay aracındaki kişinin hareketlerinin yavaşladığını hissetmiyor. Bunu ancak dışarıdan bakan kişi görebiliyor. Ya da uzay aracındaki kişi dışarıdaki kişiye baksa o da dışarıdakinin hareketleri ve zamanının yavaşladığını düşünecek. İkizler paradoksu da buradan ortaya çıkıyor. Aslında bu bir paradoks değil gerçek. Eğer ikizlerden birisini uzay aracına bindirip saniyede 299.000km hızla dünyadaki kişiye göre 30 yıl boyunca seyahat ettirirseniz dünyadaki kişi 30 yıl yaşlanırken uzay aracındaki kişi için çok az zaman geçmiş olur. Hatta öyle ki ne çabuk geldim hani 30 yıl sürecekti diyebilir. Çünkü o kişi için belki de 1-2 yıl geçmiştir, belki daha az. Bu durum çok kez kanıtlandı. Bir jete atom saati konuldu. Bu atom saati birkaç saat dünya çevresinde yüksek hızla yolculuk yaptırıldı. Deney sonunda atom saati birkaç nanosaniye geri kalmıştı. Burada miktarın önemi yok, önemli olan bu teorinin doğru çıkması. Çünkü henüz bizim kullandığımız hızlar çok düşük. Bu hız arttıkça zaman değişmesi de artar. Özel göreliliği daha fazla uzatmadan Genel göreliliğe geçelim. Çünkü ayrıntısına inersek 10 sayfa yazı çıkabilir. 

Genel görelilik teorisi ise, yerçekimi teorisini de kapsar. Genel göreliliğe göre tüm maddeler uzayı büker. Bu büküklük de uzay-zaman kavramını ortaya çıkarır. Aslında yerçekimi diye bir şey yok, bizler dünyanın yarattığı uzay-zaman eğriliğinde ilerliyoruz. Şöyle ki, dünya uzayı büker, dünya çevresinde zaman uzaydakine göre daha yavaş akar. Bu uzay-zaman farkı bizi ve hatta Ay'ı bu büküklüğe sürükler. Ay, Dünyanın uzay-zaman büküklüğüne kapılmıştır, Dünya ise Güneş'in, Güneş, yıldız takımlarının yıldız takımları Galasinin, Galaksiler de Galaksiler takımlarının uzay-zaman büküklüğünde sürüklenir.

Peki bu Genel görelilik kanıtlandı mı? Evet, hem de çok kez. Ve hala kanıtlanmaya devam ediyor. Şu an kullandığımız Gps uyduları her yıl birkaç dk Dünya saatine göre ileri gider. Bu durumda Gps uydularının saatleri her an güncellenir. Çünkü Gps uyduları yerden biraz daha uzaktadır ve zaman Dünyaya göre daha hızlı akar. Bu da uyduların yılda birkaç dk saat sapmalarına neden olur.

4. boyut olan uzay-zaman boyutunun 3 boyutlu hale simüle edilmiş şekli.

resim

Özet olarak geçtim, anlamadığınız yer varsa ya da daha detaylı öğrenmek istediğiniz noktalar varsa yazabilirsiniz. Sizin de bildikleriniz var ise yorum olarak ekleme yapabilirsiniz.

Ozan Soyak
Mühendislik, gelişimdir.
Cevapla
Çok zevkli bir konu,anlamak için biraz da kişisel olarak araştırmak gerekiyor.Okul çağlarında ne yazık ki müfredat da bunlar olmadığı için bilime, fiziğe, matematiğe 40 ıma gelince ilgi duymaya başladım.Bu konuya yine einstein ile devam edelim.Yatağımıza serdiğimiz çarşafı uzay zaman olarak düşünelim,bu yüzey 2 boyutlu olacaktır.Elimize çeşitli boyutlarda misketler alarak bunları çarşafın değişik yerlerine koyalım.Her misket kendi ağırlığı ve kütlesi oranında çarşaf üzerinde bir bükülmeye sebep olacaktır.Şimdi elimizde 1cm çapında sonsuza yakın kütleye sahip bir misket olduğunu düşünelim bu misketin çarşaf üzerindeki etkisi onu delebilecek kadar büyük olacaktır.Bu delik gerçek 3 boyutlu zamanda başka bir yere açılan kapı olabilir.
Cevapla
  


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar:
1 Ziyaretçi